6 Nisan 2012 Cuma

Fosillerin Kötüye Kullanılması (Bilim 'Yaratılış' Diyor-16)








Fosillerin Kötüye Kullanılması (Bilim 'Yaratılış' Diyor-16)



Fosil delillerini temel alarak yapılan Darwinci evriminin bütün yorumlama örneklerinde temel üç problem vardır. Birincisi, herhangi bir özel faraziyeyi iddia etmek için fosil verileri seçici olarak kullanılmak zorundadır; ikincisi, fosil veya yaşayan organizmalardaki benzerlikler ortak atadan kaynaklanmıyor olabilir; üçüncüsü ise, prensipte fosiller biyolojik bir yakınlık inşa edemez.


1- Fosil delillerini seçici olarak kullanmak
Daha çok memeli benzeri fosiller, fosil kayıtlarında, daha az memeli benzeri fosillerden nasıl daha önce meydana gelebilir? Fosil kayıtlarını temel alarak evrimin izini sürüyorsanız, yapı bakımından memelilere daha çok benzeyen therapsid'lerin, daha az benzeyenlerden daha sonra hayat çizgisine girmesi gerekmez mi? Evrimin, her şeye rağmen, zaman göstergesini takip etmeye ihtiyacı olduğundan, hiçbir zaman yavrular ebeveynlerini doğuramaz!


Benzer bir problem, yapı bakımından birbirine yakın olduğu düşünülen fosil organizmaların, coğrafik olarak birbirinden çok uzak olması durumunda da ortaya çıkar. Eğer, coğrafik ayrım çok büyük ise, bir organizma diğerinin nasıl atası olabilir? Her şeye rağmen, üremek için iki organizmanın birbirine yakın olması gerekir. Dünyanın iki ayrı tarafında bulunan anne ve baba, bir oğul veremez.



Zaman bakımından ve coğrafik açıdan uyuşmama problemi çok geniş bir mevzudur. Bu probleme dâir Darwincilerin buldukları yol, organizmaların aslen yaşadıkları tarihten çok sonra veya aslen bulundukları yerden çok uzakta bulunduklarını varsaymaktır. Ancak bu faraziye tamamen keyfî ve işe geldiği şekilde ileri sürülmüş, ispatı olmayan bir ad hoc hipotezdir. Kiraz ağaçlarından iri ve olgun kirazları seçerek toplama gibi bir durum söz konusudur. Yeterli derecede veri ve malzemenin olduğu bir ambardan sadece düşünülen senaryoya uygun malzemeleri seçerek ve çeşitli yollarla evirip çevirip farklı yollarla kombine ederek, çarpıcı herhangi bir iddiayı şekillendirmek mümkündür. Fosil kayıtlarında bulunan yapı bakımından birçok ilerleme, seçilmiş "kirazlardan" başka bir şey değildir. Bir başka tabirle, bunlar, fosil verilerinin yeteri derecede farklı yollarla kombine edilmeye çalışılması neticesi meydana gelen istatistikî sun'îliklerdir. Fosil verilerinin miktarı uçsuz bucaksızdır. Sadece senaryoya uygun verileri seçerek yeterli derecede farklı yollarla kombine etmekle ve benzerliklerin sadece belli özellikleriyle ilgilenmekle, mantıklı gibi görünen uzun fosil dizileri üretmek mümkündür.



İstatiğin en iyi bilinen iki aldatıcı kullanımını burada görebiliriz. Bunlardan birincisi yaş günü paradoksudur. Bir yılda 365 gün olmasına rağmen, bir insan topluluğunda en az iki insanın aynı yaş gününü paylaşma ihtimalinin yüzde elliden fazla olması için rastgele seçilen 23 insan yeterlidir.1 Bu 23 insandan ikisinin ortak yaş gününü paylaşabilmeleri için 253 ihtimal vardır. Bu yüzden 23 insan içerisinde aynı yaş gününe sahip olma ihtimalinin, sahip olmama ihtimalinden daha büyük olması tesadüfî değildir; çünkü 253 rakamı 365'in yarısından daha büyüktür. Bu yüzden, fosil kayıtlarında, altında yatan herhangi bir sebep olmadan, kolaylıkla verilen bir benzerlik özelliğine sahip fosilleri bulabiliriz. Diğer bir istatistik yanılgısına sebep olan husus da, dosya çekmecesi tesiri olarak bilinir. Farz edelim ki, bir parayı on kere atıyorsunuz ve her seferinde tura geldiği için, attığınız paranın bir şeyin tesirinde kaldığını iddia ediyorsunuz. Paranın herhangi bir faktörün tesirinde kaldığına dâir iddianızda ne derecede haklı olduğunuzun göstergesi, üst üste on kere tura attığınızı söylemeden önce, kayda geçirmediğiniz para atma sayınızdır. Dolap çekmecesi tesiri, araştırmacılıların başarısız çalışmalarının rapor edilmediği ve içinde çürüdüğü, dosya çekmecelerine izafeten verilen bir isimdir.2 Daha büyük dosya çekmecesi, daha çok sayıda rapor edilmeyen başarısız çalışmayı, bu durum da dolayısı ile en sondaki başarı raporunun daha az inandırıcı olmasını gerektirir. Doğruluğundan emin olduğunuz bir para ile sadece birkaç bin atıştan sonra bile, üst üste on kere tura getirmeyi garanti edebilirsiniz. Tabii dolap çekmecenizde, rapor edilmemiş binlerce para atışı bulunuyorsa, üst üste on kere tura attığınızı rapor etmeniz, paranın herhangi bir dış tesirle böyle geldiğini tasdik edemez.





Benzer şekilde, fosil kayıtlarındaki (sürüngenden memeliye doğru bir ilerleme iddiasında olduğu gibi) her "başarılı" fosil serisi için, evrimcilerin "çekmecesinde" rahatlıkla rapor edilmemiş ve çürümeye bırakılmış, çok fazla sayıda "başarısız" fosil serisi vardır. Meselâ, farklı hayvan şubelerini birbirine bağlayan, benzerlik üzerine kurulmuş diziler nerededir? Eğer evrim teorisi doğru ise bu dizilerin var olması gerekirdi. Paleontologlar ve evrimci biyologlar tarafından yürütülen fosil kayıtlarına dair çok sayıda araştırmaya rağmen, böyle bir dizi bilinmemektedir. Netice olarak, "başarılı" olduğu iddia edilen fosil serilerinin evrimcilerce yorumlanmasının arkasında çok büyük çarpıtmalar, istatistik yanılgılar ve şüpheler mevcuttur.


2- Benzerlik, ortak atadan dolayı olmayabilir
Evrim teorisi, benzer seçici baskının uygulandığı benzer çevre şartlarında, benzer yapıların, kendi kendine üretileceğini öne sürer. Ortak bir tek atadan gelmeden ziyade, tamamen aynı veya yüksek oranda benzer yapıların, birbirinden bağımsız evrim mekanizmalarıyla ortaya çıkmış olduğunu kabul eder (convergensi veya yakınsama). Dev panda ile kırmızı pandalardaki "başparmağın" durumunu bu hususa örnek gösteren evrimcilerin bu açıklaması, sathî bir bakışla bile muhtemel bir şey değildir. Evrimcilerin anlattıklarına bakılırsa, bu mekanizmalara gizli bir ilim ve irade izafe edilmektedir. Çünkü fırsatları kollayan akıllı(!) bir mekanizmadan bahsedilmektedir ve bu mekanizmalardan, geniş ölçüde birbirinden ayrı çevre şartlarında, tamamen aynı kompleks yapıları üretecek mükemmel ve uygun farklılaşmalar beklenmektedir. Birçok benzer özelliğe sahip organizmaların farklı atalardan geldiği hâlde sadece benzer çevre şartlarıyla, benzer organlara sahip olduğunu hiçbir şekilde kesin olarak doğrulayamayız. İki fosil tarafından sahip olunan benzer özelliklerin, ortak atadan mı yoksa yakınsamadan mı kaynaklandığı konusunda asla emin olamayız. Aslında, bu benzerlikler, Darwinci evrimden dolayı değil, kudreti ve ilmi sonsuz Yaratıcı'nın, bütün çevre şartlarını bildiği için canlıları bu şartlara uygun ve hikmetli yaratmasındandır.



Darwinci evrime yönelik tenkitlere cevap vermeye çalışan Tim Berra, fosil kayıtlarının, modifikasyonlarla türemeye nasıl delil olduğunu göstermek için, çeşitli Corvette marka arabaların resimlerini kullanarak şöyle demiştir: "Önce 1953 ve 1954 model Corvette'leri yan yana getirip karşılaştırırsanız, daha sonra bir 1954 ve bir 1955 modeli karşılaştırdığınızda ve bu şekilde devam ettiğinizde, modifikasyonlarla türeme açık bir şekilde görülecektir."3 Ancak, Berra'nın burada ısrarla gözden kaçırdığı husus, arabaların akıllı ve ilim sahibi mühendisler tarafından tasarlanarak yapıldıkları ve birbirinden kendi kendine türemedikleridir. Berra aslında, kendisinin başlangıçta niyet ettiği şeyin, tam tersini ispat etmiştir, benzerlik serileri Darwinci evrimi değil, ilmi ve kudreti sonsuz bir Yaratıcı'nın takdirini göstermektedir.



Eğer bilim insanları, sadece tahmin etmek yerine makroevrimi üreten mantıklı bir mekanizma gösterebilselerdi, Darwinci evrim için durum büyük ölçüde güçlenebilirdi. Ancak, şu âna kadar bunu yapamadılar. Therapsid'lerden memelilere sıralanma gibi yapı bakımından bir ilerlemenin, evrimin bir ürünü olduğunu varsaysak bile, bunu meydana getirebilecek bir mekanizmayı bilmediğimize dâir gerçek değişmemektedir. Elbette, evrime inanan bir kişi Darwinci mekanizmaların nasıl böyle ilerlemelere sebep olabileceği hakkında bir hikâye anlatabilir; ancak bu tamamıyla, hayal ürünü bir hikâye olacaktır.



Memeli kulaklarının, sürüngenlerin çenesinden evrimleşmesini ele alalım. Sürüngen çenesindeki bu iki kemik tam olarak nasıl memeli kulağına "göç etmiştir?" Bu anlatım ve ifade içerisinde "göç etme" kelimesi ilmî bakımdan boş bir kelimedir. Ne gibi genetik değişmeler ve seçici baskı, bu süreçte iş görmüştür ve bilhassa böyle bir evrim yolunu nasıl meydana getirmiştir? Bunlar ve benzeri detaylar bilinmemektedir. Bu süreçlerin teferruatına ait hiçbir bilgiye sahip olmadan, Darwinci mekanizmalarının, memeli kulağının evrimleşmesinden sorumlu olması şöyle dursun, bunun nasıl olduğunu belirlemek için hiçbir yol yoktur. Bu durumda ancak sonsuz ilim ve kudret sahibi bir Yaratıcı'nın bir gayeye yönelik hikmetli ve mükemmel yaratmasından söz edebiliriz.


3- Fosiller, prensipte, ata-oğul münasebetini kuramaz




Aynı bölgede iki insan iskeletinin bulunduğunu ve birinin diğerinden açık şekilde otuz yıl daha yaşlı olduğunu hayal edin. Bu durumda, yaşlı olan, genç olanın babası mıdır? Sadece iskeletlere bakarak, kimse bunu söyleyemez. Bağımsız bir delil olmadan (meselâ, genetik bilginin elde edilebileceği, dişe ait veya moleküler bir delil), bu soruya cevap vermek mümkün değildir. Hâlbuki yukarıdaki örnekte, aynı türe ait ve birbirinden sadece bir nesil uzak iki iskeletle uğraşmaktayız. Bu durumda eğer, sürüngenler ile memeliler arasındaki her nesli ve her ara formu temsil edecek fosillere sahip olsak ve herhangi bir eksik halka olmasa bile yine de prensip olarak, ata-oğul münasebeti kurmak mümkün olmazdı.


New York'ta Amerikan Tabiat Tarihi Müzesi Fosil Uzmanı Gareth Nelson 1978'de şöy­le yazmıştır: "Biri­nin fosil kayıtlarına girip, araştırmalar yaparak, türlere cinslere ailelere veya herhangi birisine dair bir ata-oğul serisi oluşturabileceği fikri şimdiye kadar olduğu gibi bundan sonra da tehlikeli bir illüzyondur."4


Nature dergisinin bilim yazarı Henry Gee, kendisi de bir evrimci olmakla birlikte modifikasyonlarla türeme yorumunun fosillerden çıkarılamayacağını kabul eder ve 1999'da "Hiçbir fosil, doğum sertifikası ile gömülmemiştir." der. Gee ayrıca şunları söyler: "Sanki beklentilerimizdeki ata oğul zincirleri gerçekçi bir obje imiş ve sanki eksik halkalar gerçekte; insanların önceden sahip olduğu yargılarla uyumlu olarak şekillendirilmiş tamamen insan icadı olarak ortaya çıkmış bir şey değilmiş gibi, yeni fosil buluşlarını, eksik halkalar olarak adlandırabiliriz; fakat bir fosil dizisini ele almak ve bunun bir evrim çizgisini temsil ettiğini iddia etmek, test edilebilecek bilimsel bir hipotez değildir. Ancak bir iddia olarak, uykudan önce anlatılan masallar ile aynı geçerliliğe sahiptir. Eğlenceli, belki eğitici bile olabilir, ancak bilimsel değildir."5 Kısacası, fosiller Darwinci evrimi ispatlayamaz.


Dipnotlar


1. Feller, W. (1968): An Introduction to Probability Theory and Its Applications. 3rd ed. Vol.1 (New York, J. Wiley) p.33.

2. Iyengar, S., Greenhouse, J. (1988): Selection Models and the File Drawer Problem (with Discussion). Statistical Science 3:109-135.

3. Berra, T. (1990): Evolution and the Myth of Creationism (Stanford, California: Stanford Univ. Press, p.117-119.

4. Williams, D. M. and Ebach, M. C. (2004): The reform of palaeontology and the rise of biogeography – 25 years after 'ontogeny, phylogeny, paleontology and the biogenetic law' (Nelson, 1978) Journal of Biogeography Volume 31, Issue 5, p. 709, May 2004

5. Gee, H. (1999): In Search of Deep Time (New York: Free Pres, 23, 32, p.116-117,




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder