MADDEYİ İNCELEMEK MATERYALİST OLMAK DEĞİLDİR.
Konuyu incelemek için önce materyalizmi kısaca tanımlayalım. Materyalizm Eski Yunan'dan beri var olan bir felsefedir ve maddenin yegane varlık olduğu varsayımına dayanır. Materyalist felsefeye göre, madde sonsuzdan beri vardır, sonsuza kadar da var olacaktır. Madde ötesinde başka hiçbir varlık da yine bu felsefeye göre yoktur. Bu bilimsel bir iddia değildir, çünkü deneye ve gözleme tabi tutulamaz. Sadece bir inançtır, bir dogmadır.
Ancak 19. yüzyılda bu dogma bilime karıştırılmış ve hatta bilimin temeli haline getirilmiştir. Oysa bilimin materyalizmi kabul etmek gibi bir zorunluluğu yoktur. Bilim evreni ve doğayı inceler ve herhangi bir felsefi sınırlandırma olmadan sonuçlar çıkarır.
Bu gerçek karşısında bazı materyalistler sıklıkla basit bir kelime oyununa sığınırlar. "Bilim sadece maddeyi inceleyebilir, demek ki maddeci, yani materyalist olmak zorundadır" derler. Evet bilim sadece maddeyi inceler, ama "maddeyi incelemek" ile "materyalist olmak" çok farklı şeylerdir. Çünkü maddeyi incelediğimizde, bu maddede, maddenin kendisi tarafından meydana getirilemeyecek kadar büyük bir bilgi ve tasarım olduğu sonucuna da varabiliriz. Bu bilgi ve tasarımın, kendisini hiç görmesek de, bir zihin tarafından meydana getirildiğini anlayabiliriz.
Örneğin bizden önce bir insanın girip girmediğinden emin olmadığımız bir mağara düşünelim. Bu mağaraya girdiğimizde eğer sadece toz, toprak, taşlar vs. bulursak "bu mağarada sadece gelişigüzel dağılmış maddeler var" diye düşünebiliriz. Ama eğer mağaranın duvarlarında çok büyük bir ustalıkla çizilmiş, göz kamaştırıcı resimler varsa, o halde "bizden önce burada akıllı bir varlık bulunmuş, burada eserler meydana getirmiş" diye düşünürüz. O akıllı varlığı hiç göremeyebiliriz, ama varlığını eserlerinden anlarız.
BİLİM MATERYALİZMİ ÇÜRÜTMÜŞTÜR
Bilim de işte bu örnekteki yöntemle doğayı incelemektedir. Eğer doğada gerçekten sadece maddesel etkenlerle açıklanabilecek bir düzen olsaydı, o zaman bilim materyalizmi onaylayabilirdi. Ama çağdaş bilim, doğada asla maddesel etkenlerle açıklanamayacak bir düzen olduğunu, tüm maddeye hakim bir Yaratıcı tarafından var edilen bir tasarım bulunduğunu ortaya çıkarmıştır.
Ancak 19. yüzyılda bu dogma bilime karıştırılmış ve hatta bilimin temeli haline getirilmiştir. Oysa bilimin materyalizmi kabul etmek gibi bir zorunluluğu yoktur. Bilim evreni ve doğayı inceler ve herhangi bir felsefi sınırlandırma olmadan sonuçlar çıkarır.
Bu gerçek karşısında bazı materyalistler sıklıkla basit bir kelime oyununa sığınırlar. "Bilim sadece maddeyi inceleyebilir, demek ki maddeci, yani materyalist olmak zorundadır" derler. Evet bilim sadece maddeyi inceler, ama "maddeyi incelemek" ile "materyalist olmak" çok farklı şeylerdir. Çünkü maddeyi incelediğimizde, bu maddede, maddenin kendisi tarafından meydana getirilemeyecek kadar büyük bir bilgi ve tasarım olduğu sonucuna da varabiliriz. Bu bilgi ve tasarımın, kendisini hiç görmesek de, bir zihin tarafından meydana getirildiğini anlayabiliriz.
Örneğin bizden önce bir insanın girip girmediğinden emin olmadığımız bir mağara düşünelim. Bu mağaraya girdiğimizde eğer sadece toz, toprak, taşlar vs. bulursak "bu mağarada sadece gelişigüzel dağılmış maddeler var" diye düşünebiliriz. Ama eğer mağaranın duvarlarında çok büyük bir ustalıkla çizilmiş, göz kamaştırıcı resimler varsa, o halde "bizden önce burada akıllı bir varlık bulunmuş, burada eserler meydana getirmiş" diye düşünürüz. O akıllı varlığı hiç göremeyebiliriz, ama varlığını eserlerinden anlarız.
BİLİM MATERYALİZMİ ÇÜRÜTMÜŞTÜR
Bilim de işte bu örnekteki yöntemle doğayı incelemektedir. Eğer doğada gerçekten sadece maddesel etkenlerle açıklanabilecek bir düzen olsaydı, o zaman bilim materyalizmi onaylayabilirdi. Ama çağdaş bilim, doğada asla maddesel etkenlerle açıklanamayacak bir düzen olduğunu, tüm maddeye hakim bir Yaratıcı tarafından var edilen bir tasarım bulunduğunu ortaya çıkarmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder