Archaeopteryx’in kuşların atası olduğu iddiası bir sahtekarlıktır
1860 yılında Almanya’da bulunan Arcaeopteryx adı verilen kuş fosili, günümüz kuşlarından farklılık gösteren bazı özgün özellikler içeriyordu. Ağzındaki dişler, kanatlarındaki pençeler ve uzun kuyruğu Darwinistler tarafından spekülasyon malzemesi olarak kullanıldı ve kuş, hiçbir bilimsel dayanak olmamasına rağmen, alelacele sürüngenlere benzetilerek sürüngen-kuş ara formu olarak lanse edildi.
Oysa bu iddiada büyük bir aldatmaca vardı.
Arcaeopteryx’in Darwinistler tarafından sahte bir ara form olarak efsaneye dönüştürülmesinden bir süre sonra fosil kemikleri detaylı incelendi ve bu canlının sürüngenden kuşa hayali geçişi gösteren “ilkel bir kuş” olmadığı, aksine iskelet ve tüy yapısının uçmaya son derece elverişli olduğu, sürüngenlere benzetilen özelliklerin tarihte yaşamış ve hatta günümüzde yaşayan diğer bazı kuşlarda da bulunduğu ortaya çıktı. Darwinizm yanlısı Science dergisi, bu gerçeği açıkça dile getirmişti:
Archaeopteryx muhtemelen ilk kuşlarla ilgili olarak tüylerin ve uçuşun en eski kökeni ile ilgili pek bir şey söyleyemez, çünkü Archaeopteryx, modern anlamda, bir kuştur. i
Archaeopteryx farklı canlı türlerinin özelliklerini taşıyan mozaik bir canlıdır. Mozaik canlılar, bilim adamları tarafından kompleks yapılarıyla dikkat çeken ve birkaç türün farklı özelliklerini barındıran canlılar olarak tanımlanmışlardır. Darwinistlerin Archaeopteryx üzerinde kullandıkları aldatmaca da, bu fosilin bir mozaik canlıya ait olmasından kaynaklanmaktadır. Oysa mozaik canlılar da, tüm diğer günümüz canlıları gibi kompleks özellik gösteren yaratılış örnekleridir. Fransız biyofizikçi evrimci Pierre Lecomte du Nouy bu konuyla ilgili şu itirafı yapmaktadır:
İstisnai bir vaka olan Archaeopteryx’i gerçek bir ara form olarak değerlendirme yetkisine sahip değiliz. Ara form derken, sürüngenlerle kuşlar gibi sınıflar veya daha küçük gruplar arasındaki gerekli olan geçiş aşamalarını kastediyoruz. İki farklı gruba ait özellikler sergileyen bir hayvan, eğer üzerinde geçişe dair aşamalar bulunmamışsa ve geçişe dair mekanizmalar hala bilinmiyorsa, gerçek bir ara form olarak kabul edilemez. ii
Darwinist çevreler arasında bu itirafı yapanların sayısı aslında oldukça fazladır. Sıçramalı evrim aldatmacasını ortaya atarak gündeme gelen 20. yüzyılın en tanınmış Darwinistlerinden Stephen Jay Gould ve Niles Eldredge de Archaeopteryx’in bir ara form olarak kabul edilemeyeceğinde hemfikirdirler.iii Jonathan Wells, “Dünyanın en güzel fosili, Ernst Mayr’ın ‘sürüngenlerle kuşlar arasında neredeyse en mükemmel bağlantı’ dediği numune, sessizce rafa kaldırıldı. Ve kayıp halkaları araştırma, Archaeopteryx hiç bulunmamış gibi devam etmektedir.” iv diye belirtirken bu fosilin evrime delil teşkil etmediğini, bilim çevrelerinin açıkça kabul ettiklerini dile getirmektedir. Fakat ilginçtir ki, Darwinist bilim adamları tarafından açıkça itiraf edilmiş olmasına rağmen, Darwinist yayınlarda Arcaeopteryx fosili halen bir ara form olarak tanıtılmaya çalışılmaktadır. Jonathan Wells bu durumu şu şekilde izah eder:
Bazı biyoloji ders kitapları Archaeopteryx’i kayıp bağlantının klasik örneği olarak göstermeye devam etmektedir. Mader’in 1998 baskılı Biology adlı kitabı, onu “sürüngenlerle kuşlar arasındaki geçiş bağlantısı” diye nitelendirmektedir. William Schraer ve Herbert Stoltze’nin Biology: The Study of Life (Biyoloji: Hayatın İncelenmesi) adlı kitabının 1999 baskısı da öğrencilere “pek çok bilim adamının onun sürüngenlerle kuşlar arasındaki evrimsel bağlantıyı temsil ettiğine inandığını” söylemektedir. v
Kuşkusuz bu durum, bu büyük sahtekarlığın halen devam ettirilmeye çalışılmasından kaynaklanmaktadır. Ellerinde herhangi bir ara form bulunmaması karşısında Darwinistler, teorilerinden vazgeçemeyeceklerinden, türettikleri sahte ara formları koruma çabası içine girmektedirler. Arcaeopteryx’in canla başla ve sahtekarca halen gündemde tutulmaya çalışılmasının sebebi de işte budur.
__________________________ ___
i Hank Hanegraaff, Fatal Flaws “What Evolutionists Don’t Want You To Know”, W Publishing Group, 2003 s. 19
ii Hank Hanegraaff, Fatal Flaws “What Evolutionists Don’t Want You To Know”, W Publishing Group, 2003 s. 22
iii Hank Hanegraaff, Fatal Flaws “What Evolutionists Don’t Want You To Know”, W Publishing Group, 2003 s. 22
iv Jonathan Wells, Evrimin İkonları, Gelenek yayınları, Ocak 2003, s. 131
v Jonathan Wells, Evrimin İkonları, Gelenek yayınları, Ocak 2003, s. 130
1860 yılında Almanya’da bulunan Arcaeopteryx adı verilen kuş fosili, günümüz kuşlarından farklılık gösteren bazı özgün özellikler içeriyordu. Ağzındaki dişler, kanatlarındaki pençeler ve uzun kuyruğu Darwinistler tarafından spekülasyon malzemesi olarak kullanıldı ve kuş, hiçbir bilimsel dayanak olmamasına rağmen, alelacele sürüngenlere benzetilerek sürüngen-kuş ara formu olarak lanse edildi.
Oysa bu iddiada büyük bir aldatmaca vardı.
Arcaeopteryx’in Darwinistler tarafından sahte bir ara form olarak efsaneye dönüştürülmesinden bir süre sonra fosil kemikleri detaylı incelendi ve bu canlının sürüngenden kuşa hayali geçişi gösteren “ilkel bir kuş” olmadığı, aksine iskelet ve tüy yapısının uçmaya son derece elverişli olduğu, sürüngenlere benzetilen özelliklerin tarihte yaşamış ve hatta günümüzde yaşayan diğer bazı kuşlarda da bulunduğu ortaya çıktı. Darwinizm yanlısı Science dergisi, bu gerçeği açıkça dile getirmişti:
Archaeopteryx muhtemelen ilk kuşlarla ilgili olarak tüylerin ve uçuşun en eski kökeni ile ilgili pek bir şey söyleyemez, çünkü Archaeopteryx, modern anlamda, bir kuştur. i
Archaeopteryx farklı canlı türlerinin özelliklerini taşıyan mozaik bir canlıdır. Mozaik canlılar, bilim adamları tarafından kompleks yapılarıyla dikkat çeken ve birkaç türün farklı özelliklerini barındıran canlılar olarak tanımlanmışlardır. Darwinistlerin Archaeopteryx üzerinde kullandıkları aldatmaca da, bu fosilin bir mozaik canlıya ait olmasından kaynaklanmaktadır. Oysa mozaik canlılar da, tüm diğer günümüz canlıları gibi kompleks özellik gösteren yaratılış örnekleridir. Fransız biyofizikçi evrimci Pierre Lecomte du Nouy bu konuyla ilgili şu itirafı yapmaktadır:
İstisnai bir vaka olan Archaeopteryx’i gerçek bir ara form olarak değerlendirme yetkisine sahip değiliz. Ara form derken, sürüngenlerle kuşlar gibi sınıflar veya daha küçük gruplar arasındaki gerekli olan geçiş aşamalarını kastediyoruz. İki farklı gruba ait özellikler sergileyen bir hayvan, eğer üzerinde geçişe dair aşamalar bulunmamışsa ve geçişe dair mekanizmalar hala bilinmiyorsa, gerçek bir ara form olarak kabul edilemez. ii
Darwinist çevreler arasında bu itirafı yapanların sayısı aslında oldukça fazladır. Sıçramalı evrim aldatmacasını ortaya atarak gündeme gelen 20. yüzyılın en tanınmış Darwinistlerinden Stephen Jay Gould ve Niles Eldredge de Archaeopteryx’in bir ara form olarak kabul edilemeyeceğinde hemfikirdirler.iii Jonathan Wells, “Dünyanın en güzel fosili, Ernst Mayr’ın ‘sürüngenlerle kuşlar arasında neredeyse en mükemmel bağlantı’ dediği numune, sessizce rafa kaldırıldı. Ve kayıp halkaları araştırma, Archaeopteryx hiç bulunmamış gibi devam etmektedir.” iv diye belirtirken bu fosilin evrime delil teşkil etmediğini, bilim çevrelerinin açıkça kabul ettiklerini dile getirmektedir. Fakat ilginçtir ki, Darwinist bilim adamları tarafından açıkça itiraf edilmiş olmasına rağmen, Darwinist yayınlarda Arcaeopteryx fosili halen bir ara form olarak tanıtılmaya çalışılmaktadır. Jonathan Wells bu durumu şu şekilde izah eder:
Bazı biyoloji ders kitapları Archaeopteryx’i kayıp bağlantının klasik örneği olarak göstermeye devam etmektedir. Mader’in 1998 baskılı Biology adlı kitabı, onu “sürüngenlerle kuşlar arasındaki geçiş bağlantısı” diye nitelendirmektedir. William Schraer ve Herbert Stoltze’nin Biology: The Study of Life (Biyoloji: Hayatın İncelenmesi) adlı kitabının 1999 baskısı da öğrencilere “pek çok bilim adamının onun sürüngenlerle kuşlar arasındaki evrimsel bağlantıyı temsil ettiğine inandığını” söylemektedir. v
Kuşkusuz bu durum, bu büyük sahtekarlığın halen devam ettirilmeye çalışılmasından kaynaklanmaktadır. Ellerinde herhangi bir ara form bulunmaması karşısında Darwinistler, teorilerinden vazgeçemeyeceklerinden, türettikleri sahte ara formları koruma çabası içine girmektedirler. Arcaeopteryx’in canla başla ve sahtekarca halen gündemde tutulmaya çalışılmasının sebebi de işte budur.
__________________________
i Hank Hanegraaff, Fatal Flaws “What Evolutionists Don’t Want You To Know”, W Publishing Group, 2003 s. 19
ii Hank Hanegraaff, Fatal Flaws “What Evolutionists Don’t Want You To Know”, W Publishing Group, 2003 s. 22
iii Hank Hanegraaff, Fatal Flaws “What Evolutionists Don’t Want You To Know”, W Publishing Group, 2003 s. 22
iv Jonathan Wells, Evrimin İkonları, Gelenek yayınları, Ocak 2003, s. 131
v Jonathan Wells, Evrimin İkonları, Gelenek yayınları, Ocak 2003, s. 130
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder